Türkiye Cumhuriyeti İçin Yeni Bir Gün (I)
"Demokrasi içinde Türkiye bir iktidarı değiştirebileceğini kendisi de görür ve dünyaya da gösterebilir ise bundan sonrası artık bir kuantum sıçramasıdır. Ve Türkiye yıllardır üzerine ölü toprağı serilmiş gerçek potansiyelini hayata geçirebilir."
Kadri Gürsel, Gazeteci
28 Şubat 2022 Pazartesi günü bir tarih yeniden yazıldı. Çeyrek asır önce aynı gün Türk Silahlı Kuvvetleri, laikliğe aykırı eylemleri gerekçesi ile bir siyasal İslamcı hükümete iktidardan el çektirmişti. Kendini hancı gören ordu, Refah-Yol'a kapıyı göstererek bir irticai tehlikeyi daha yolcu edeceğini sanmıştı. Sonrası ise malumunuz. 3 Kasım 2002 seçimlerinde, üzerinde bu defa bir başka gömlekle hana giren yolcu yerini bir defa daha kaptırmamaya kararlıydı. Önce hancıyı sonraysa nicelerini kovdu. Han, hane tanınmaz hale geldi.
Dolayısıyla bugünün Erdoğan'ını doğuran en önemli olay 28 Şubat muhtırasıdır. 28 Şubat darbe demek, yüze patlayan bir silah demek, bitmeyecek sandığımız bir mağduriyet demekti. Bu tarihin yeniden yazılabileceğini, 28 Şubat'ın bambaşka, heyecan verici bir anlamı olabileceğini görmek de nasipmiş.
Geçtiğimiz Pazartesi günü 6 muhalefet partisi Ankara, Bilkent Otel'de bir araya geldi.
Gündem: Muhalefetin adını "güçlendirilmiş parlamenter sistem" koyduğu yeni bir anayasal yönetim biçimi.
Amaç: 16 Nisan 2017 halkoylaması ile kabul edilen Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi yürürlükten kaldırılacak. Yerine güçlendirilmiş parlamenter sistem getirilecek.
Parola: Birliktelik. Müttefiklik.
Genel başkan yardımcılarının arz ettiği mutabakat metnini liderler yan yana imzaladılar. İktidara geldiklerinde anayasayı bu sisteme göre iş birliği içerisinde değiştirmeyi seçmene birlikte taahhüt ettiler. Böylelikle yakın siyasi tarihimizin gördüğü en önemli senetlerden biri düzenlenmiş oldu. Türk siyasi partileri ilk defa bir rejim restorasyonu için aynı masada bir araya geldi.
Kaderin cilvesine bakın. Bu masada kimler yok ki? 28 Şubat'ta el çektirilen hükümetin İç İşleri Bakanı Meral Akşener. Anayasa Mahkemesi tarafından kapatılan Refah Partisi'nin TBMM Grup Başkanvekili Temel Karamollaoğlu. O tarihte yedek oyuncu kulübesinde bekleyen ancak sonraki Erdoğan hükümetlerinde kilit roller üstlenen Başbakan Ahmet Davutoğlu ve Ekonomiden Sorumlu Devlet Bakanı Ali Babacan. Karşılarında ise devletin kurucu partisi CHP'nin Atatürk ve İnönü'den sonra en uzun süre genel başkanlığını yapan Kemal Kılıçdaroğlu.
Salt bu masaya oturulmuş olmasının ifade ettiği anlam o kadar büyük ki!
Bir yanda CHP. Kurucusu, Kuva-yi Milliye'nin, Türk Silahlı Kuvvetleri'nin komutanı. 28 Şubat'ta orduya örtülü destek vermiş. Diğer yanda ordunun 28 Şubat'ta, daha sonra 27 Nisan 2007'de sakıncalı bulduğunu ilan ettiği sağ partilerin mensupları.
Bir tarafta muhafazakârlar, karşı tarafta sekülerler.
Bir yanda Sünniler. Sivas Katliamı sırasında Sivas Belediye Başkanlığı yapan Karamollaoğlu. Diğer yanda Aleviler.
Bir tarafta Refah Partisi'nin yenilikçileri, öte tarafta gelenekçileri.
Bir yanda kadınlar. Diğer yanda erkekler.
Milliyetçiler, ulusalcılar, islamcılar, ılımlılar, liberaller...
Bu masanın üzerinde kurulduğu topraklarda ve tarihte çatışma var. Acı var. Güvensizlik var. Ayrılık var. İkilik var.
Ama en sonunda, farklı kesimlerin, ideolojilerin temsilcileri istişare ve uzlaşma zemininde bir araya geldi. Birlikte çalıştı. Kendi söylemleri ile "yarının Türkiye'si için" çağcıl bir sistem üretti. Bilimden istifade etti. Dinledi. Geçmişe bir çizgi çekmeye, yarının müreffeh, adil ve eşitlikçi Türkiye'sini birlikte inşa etmeye söz verdi.
28 Şubat 2022 Bilkent Deklarasyonu geç kalmış bir projenin lansmanı olamaz.
28 Şubat 2022'de Türk toplumu helalleşmiştir. Kutuplaşma sona ermiştir. Türkiye Cumhuriyeti'nin önünde yeni beyaz bir sayfa açılmıştır.
Arkamızda kalan 20 yıla geçmiş, önümüzdeki aydınlık günlere ise hayırlı olsun...
***
Yarının Türkiye'sinin ne ihtiva ettiğine, taahhütlerin satır başlarına dizinin ikinci yazısında bakalım.